
Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen irtikap suçu, kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanarak vatandaşlardan haksız menfaat sağlaması durumunu ifade eder. Bu suç, devletin güvenilirliğini ve kamu görevlilerine duyulan güveni doğrudan zedelediği için oldukça ağır yaptırımlara tabidir.
İrtikap, en basit anlamıyla kamu gücünün kişisel çıkar için kötüye kullanılmasıdır. Bu nedenle sadece bireyler açısından değil, kamu düzeni ve toplumsal adalet açısından da önemli bir tehlike yaratır. Hukuken, vatandaşın kamu görevlisine duyduğu güveni sarsan her davranış ciddi şekilde cezalandırılır.
Bu yazıda irtikap suçu, kanuni düzenlemeleri, farklı irtikap türleri, diğer suçlarla farkları ve verilen cezaları detaylı şekilde inceleyeceğiz. Ayrıca uygulamada nasıl değerlendirildiği, hangi mahkemelerde yargılandığı ve Yargıtay kararları ışığında nasıl uygulandığı konularına da değineceğiz.
İrtikap Suçu TCK Madde 250
Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesinde, irtikap suçu açıkça düzenlemektedir. Kanun maddesi şu şekildedir:
“(1) Kamu görevlisinin, görevine girmeyen bir işi yapacağı veya yapmayacağı yahut görevini yaparken, kişiyi icbar suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamaya mecbur etmesi hâlinde beş yıldan on yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Kamu görevlisinin, görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle, kişinin hatasından yararlanarak kendisine veya başkasına yarar sağlaması hâlinde üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Kamu görevlisinin, görevinin sağladığı güveni kötüye kullanmak suretiyle, kişiyi kandırarak kendisine veya başkasına yarar sağlaması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Bu madde, irtikap suçu durumunu farklı işlenme biçimlerine göre uygulanacak cezaları düzenlemektedir. Görüldüğü üzere kanun, kamu görevlisinin icbar, hata veya kandırma yollarıyla çıkar sağlamasını suç olarak tanımlamış ve her biri için farklı ceza öngörmüştür.
İcbar Suretiyle İrtikap Suçu Nedir?
İcbar suretiyle irtikap, kamu görevlisinin kişiyi baskı, tehdit veya zorlayıcı davranışlarla haksız çıkar sağlamaya mecbur bırakmasıdır. Burada önemli olan nokta, vatandaşın özgür iradesinin ortadan kaldırılmasıdır. Yani kişi, kamu görevlisinin baskısı nedeniyle menfaat sağlamaya zorlanmaktadır.
Örneğin bir kamu görevlisinin “işini yapmam, eğer bana şu menfaati sağlamazsan” diyerek vatandaşı mecbur bırakması ikna suretiyle irtikap suçu kapsamına girer. Bu durumda mağdur, karşısındaki gücün etkisiyle haksız menfaat sağlamaya yönlendirilmiş olur.
TCK m.250’de de belirtildiği üzere, bu suçun cezası diğer türlere göre daha ağırdır ve 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Çünkü burada kamu görevlisinin baskısı, vatandaşın iradesini tamamen ortadan kaldırmakta ve ciddi bir güven zedelenmesine yol açmaktadır.
İrtikap Suçunun Şartları
İrtikap suçu, yalnızca belirli koşullar altında oluşur.
İlk şart, failin mutlaka kamu görevlisi olmasıdır. Kamu görevlisi sıfatını taşımayan kişilerin bu suçu işlemesi mümkün değildir. Ayrıca failin, görevinden kaynaklanan yetkisini kötüye kullanarak kişiden çıkar sağlaması gerekir.
İkinci şart, mağdurun haksız bir şekilde menfaat sağlamaya zorlanmasıdır. Bu durum icbar, kandırma veya hatadan yararlanma yoluyla gerçekleşebilir. Yani mağdur ya tehdit edilerek, ya kandırılarak ya da hatası istismar edilerek menfaat sağlar.
Üçüncü şart ise, elde edilen menfaatin haksız olmasıdır. Kamu görevlisinin aldığı şey hukuken geçerli bir hakka dayanmıyorsa, bu suçun oluşması için yeterlidir. Ayrıca suçun tamamlanması için menfaatin gerçekten elde edilmiş olması gerekir. Teşebbüs hâli ayrı değerlendirilmektedir.
İrtikap Suçuna Örnekler
Bir belediye çalışanının, ruhsat işlemini hızlandırmak için vatandaştan para talep etmesi.
Tapu dairesindeki bir görevlinin, evrakı işleme koymamakla tehdit ederek kişiyi çıkar sağlamaya mecbur bırakması.
Vergi memurunun, ödenecek vergi miktarını azaltma vaadiyle menfaat elde etmesi.
Kamu görevlisinin, vatandaşın yaptığı basit bir hatadan yararlanarak haksız kazanç sağlaması.
Bu örneklerin her biri, irtikap suçu için farklı türleri yansıtır. Vatandaşın özgür iradesinin ortadan kalkması veya kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanması, suçu tamamlayan unsurlardır.
İrtikap Türleri
İrtikap suçu, Türk Ceza Kanunu’nda farklı şekillerde işlenebilen bir suç olarak düzenlenmiştir. Suçun işleniş biçimine göre çeşitli türleri bulunmaktadır ve her bir türün unsurları ile cezai sonuçları farklıdır. Bu nedenle uygulamada suçun hangi kategoriye girdiğinin belirlenmesi oldukça önemlidir.
İlk olarak, icbar suretiyle irtikap, kamu görevlisinin vatandaşı baskı, tehdit ya da zor kullanarak menfaat sağlamaya zorlamasıdır. Burada mağdurun iradesi tamamen baskı altına alınmıştır ve menfaat sağlanması bir nevi zorla gerçekleştirilir.
Bir diğer tür, ikna suretiyle irtikap olarak bilinir. Bu durumda kamu görevlisi, mağduru çeşitli sözlerle, vaatlerle veya yönlendirmelerle ikna ederek çıkar sağlar. Burada mağdurun iradesi tamamen ortadan kalkmamış olsa da kandırma ve etkileme söz konusudur.
Ayrıca, hata sonucu irtikap da suçun bir başka türünü oluşturur. Bu durumda mağdur, kamu görevlisinin hatalı ya da yanıltıcı davranışı nedeniyle yanlış kanaate kapılarak çıkar sağlamış olur. Kamu görevlisinin bilerek mağdurun bu yanılgısından yararlanması halinde irtikap suçu oluşur.
İcbar Suretiyle İrtikap: Kamu görevlisinin tehdit, baskı veya zor kullanarak çıkar sağlaması.
Hata Suretiyle İrtikap: Görevlinin, vatandaşın yaptığı hatayı kullanarak haksız menfaat elde etmesi.
İkna (Kandırma) Suretiyle İrtikap: Kamu görevlisinin, mağduru aldatıcı söz ve davranışlarla kandırarak menfaat sağlaması.
Bu üç tür de TCK m.250’de açıkça düzenlenmiştir. Her biri için öngörülen ceza farklıdır. En ağır yaptırım, vatandaşın iradesini tamamen ortadan kaldıran icbar suretiyle irtikap suçuna yöneliktir.
İrtikap Rüşvet Zimmet
Ceza hukuku kapsamında sıkça karıştırılan kavramlardan bazıları irtikap, rüşvet ve zimmet suçlarıdır. Her üçü de kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmasıyla ilgilidir, ancak aralarında önemli farklılıklar bulunmaktadır.
İrtikap suçu, kamu görevlisinin görevinden kaynaklanan yetki ve nüfuzunu kötüye kullanarak, kişiyi zorla, kandırarak veya hatasından yararlanarak haksız menfaat sağlamasıdır. Burada mağdur çoğu zaman iradesi dışında bir davranışa zorlanır. İrtikapta kamu görevlisi aktif olarak kendi menfaatini sağlamaya yönelir.
Rüşvet suçu, tarafların karşılıklı anlaşmasına dayanır. Kamu görevlisi ve menfaat sağlayan kişi bilinçli şekilde bir çıkar ilişkisine girerler. Örneğin, ruhsat almak isteyen bir kişinin memura para teklif etmesi ve memurun da kabul etmesi rüşvet kapsamına girer. Burada mağduriyet iradeye baskı yoluyla değil, anlaşma yoluyla doğar.
Zimmet suçu ise farklı bir yapıya sahiptir. Kamu görevlisinin, görevinden dolayı kendisine teslim edilen veya korumakla yükümlü olduğu malı kendi yararına kullanması zimmettir. Örneğin, belediye kasasındaki paranın görevli tarafından kişisel ihtiyaçları için harcanması bu kapsama girer. Zimmette kamu görevlisinin, başkasından haksız menfaat sağlamasına gerek yoktur, mevcut kamu malını kendisine geçirir.
İrtikap, rüşvet, zimmet arasındaki temel farklar özetle şunlardır:
İrtikap: Vatandaşın iradesi baskı, kandırma veya hata yoluyla bertaraf edilir.
Rüşvet: Kamu görevlisi ile kişi arasında karşılıklı anlaşma vardır.
Zimmet: Kamu görevlisi, zaten emanetinde bulunan malı zimmetine geçirir.
Bu üç suç arasındaki ayrımı bilmek, ceza hukukunda doğru nitelendirme ve yaptırımın belirlenmesi açısından oldukça önemlidir.
Rüşvet ile İrtikap Arasındaki Fark
Hukuki uygulamalarda en çok karıştırılan suçlardan biri de rüşvet ve irtikap arasındaki farktır. İlk bakışta her iki suçta da kamu görevlisi menfaat sağlamaktadır. Ancak işleyişleri ve mağduriyet boyutu farklıdır.
İrtikapta, kamu görevlisi görevinden doğan nüfuzunu kullanarak vatandaşı zor durumda bırakır. Mağdur ya baskı altına alınır ya kandırılır ya da hatası istismar edilir. Bu durumda kişi çoğu zaman menfaati gönüllü olarak vermez, zorunlu olarak vermek zorunda kalır. Dolayısıyla irtikap, mağdurun iradesini ortadan kaldıran bir suçtur.
Rüşvette ise durum farklıdır. Burada kamu görevlisi ile çıkar sağlayan kişi arasında karşılıklı bir anlaşma vardır. Taraflar menfaat karşılığında hukuka aykırı bir işin yapılmasını veya yapılmamasını kabul ederler. Örneğin, bir müteahhidin ruhsat sürecini hızlandırmak için memura para teklif etmesi ve memurun bunu kabul etmesi tipik bir rüşvet örneğidir.
Bir diğer fark da, ceza yaptırımlarındadır. İrtikap suçu cezası, çoğu zaman rüşvete göre daha ağırdır çünkü mağdurun iradesi ortadan kaldırılmaktadır. Rüşvet suçunda ise tarafların gönüllü anlaşması vardır, bu nedenle irtikap kadar ağır bir baskıdan söz edilemez.
Rüşvet: Tarafların serbest iradeleriyle anlaşması.
İrtikap: Kamu görevlisinin baskı, kandırma veya hata yoluyla menfaat sağlaması.
İrtikap Suçu Cezası
Türk Ceza Kanunu’nun 250. maddesinde düzenlenen irtikap suçu cezası, fiilin işleniş biçimine göre farklılık gösterir. Kanun koyucu, mağdurun iradesine müdahale derecesine göre cezaları belirlemiştir.
İcbar suretiyle irtikap: Kamu görevlisinin baskı, tehdit veya zor kullanarak menfaat sağlaması halinde 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu en ağır irtikap türüdür.
İkna (kandırma) suretiyle irtikap: Kamu görevlisi, mağduru aldatma veya ikna yoluyla menfaat sağladığında 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hata suretiyle irtikap: Kamu görevlisinin, vatandaşın hatasından yararlanarak menfaat elde etmesi durumunda 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası uygulanır.
Bu suçun cezası sadece hapis cezası ile sınırlı değildir. Kamu görevlisinin, ayrıca memuriyetten men edilmesi gibi güvenlik tedbirleri de gündeme gelebilir. Böylece hem kişisel çıkar sağlanmasının önüne geçilmekte hem de kamu hizmetine olan güven korunmaktadır.
Ayrıca teşebbüs, iştirak ve etkin pişmanlık hükümleri de cezanın belirlenmesinde rol oynar. Örneğin, suçun tamamlanmadan engellenmesi veya failin gönüllü olarak elde ettiği menfaati iade etmesi, cezada indirime yol açabilir.
İrtikap suçu cezası, mağdurun iradesine müdahale derecesine göre ağırlaştırılan bir sistemle düzenlenmiştir. Kamu görevlisinin güveni kötüye kullanarak menfaat sağlaması, ceza hukuku açısından en ciddi suçlardan biri olarak kabul edilmektedir.
İrtikap Suçu Hangi Mahkemede Yargılanır?
İrtikap suçu, kamu görevlisinin görevi kötüye kullanarak menfaat sağlamasına dayandığından, ağır ceza kapsamına giren suçlardan biridir. Türk Ceza Kanunu’nda yer alan düzenleme uyarınca, suçun niteliğine ve ceza miktarına bakılarak Asliye Ceza Mahkemesi veya Ağır Ceza Mahkemesi görevli olabilir.
Genel kural olarak, 3 yılın altındaki hapis cezasını gerektiren suçlarda Asliye Ceza Mahkemesi, 10 yıla kadar hapis cezası öngörülen suçlarda ise Ağır Ceza Mahkemesi yetkilidir. Bu nedenle, icbar suretiyle irtikap gibi daha ağır yaptırımlar öngören fiiller doğrudan ağır ceza mahkemelerinde görülür. Buna karşılık, hata suretiyle irtikap gibi daha düşük ceza aralığı bulunan fiiller asliye cezada yargılanabilir.
Bunun yanında, kamu görevlisinin görev yaptığı kurumun bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir. Yani suçun işlendiği yer veya menfaatin temin edildiği yer mahkemesi davaya bakmakla görevlidir. Örneğin, Ankara’da görev yapan bir belediye memurunun vatandaştan menfaat sağlaması halinde Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yetkili olacaktır.
Ayrıca, irtikap suçu durumuna ilişkin yargılamalar sırasında, genellikle Cumhuriyet Savcılığı resen soruşturma başlatır. Kamu görevlilerinin işlediği suçların toplumda yarattığı güven kaybı sebebiyle, bu tür dosyalar savcılıklar tarafından titizlikle takip edilir. Soruşturma evresinde müfettiş raporları, tanık ifadeleri ve delil kayıtları büyük önem taşır.
İrtikap suçunun hangi mahkemede yargılanacağı, işlenen fiilin türüne ve cezanın ağırlığına göre değişir. Ancak özellikle icbar veya ikna yoluyla işlenen ağır nitelikli irtikap suçları çoğunlukla Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına girmektedir.
İrtikap Suçunda Etkin Pişmanlık
Türk Ceza Kanunu, bazı suçlarda failin işlediği fiilden pişmanlık duyması ve menfaati iade etmesi durumunda cezayı azaltan veya ortadan kaldıran düzenlemeler getirmiştir. İrtikap suçunda etkin pişmanlık, failin gönüllü olarak elde ettiği menfaati iade etmesi veya mağdurun zararını telafi etmesiyle gündeme gelir.
Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için bazı şartlar vardır:
Suçun ortaya çıkmasından önce menfaatin iadesi: Kamu görevlisi, soruşturma başlamadan veya olay resmi makamlara yansımadan önce elde ettiği haksız kazancı iade ederse, ceza indirimi daha yüksek olur.
Soruşturma sırasında iade: Eğer menfaat soruşturma sırasında iade edilirse, mahkeme fail lehine belli oranda ceza indirimi yapabilir.
Kısmi iade veya zararın telafisi: Failin tüm kazancı iade etmese bile, mağdurun zararını önemli ölçüde telafi etmesi de etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilir.
Etkin pişmanlık, failin suçu işledikten sonra topluma yeniden kazandırılmasına ve kamu hizmetine olan güvenin bir nebze olsun korunmasına hizmet eder. Ancak bu düzenleme, suçun tamamen ortadan kalkması anlamına gelmez. Fail yine de mahkeme huzurunda yargılanır, ancak cezası önemli ölçüde indirilir.
Örneğin, bir memurun vatandaştan aldığı parayı soruşturma başlamadan önce geri vermesi halinde mahkeme yarı oranında indirim uygulayabilir. Soruşturma başladıktan sonra iade yapılırsa bu indirim daha sınırlı olur. Buradaki temel amaç, kamu görevlilerini menfaati iade etmeye teşvik etmektir.
İrtikap suçu için etkin pişmanlık, failin sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmasa da, cezada kayda değer bir indirim sağlar. Bu da hem mağdurun zararını gidermeyi hem de kamu yararını korumayı amaçlayan bir düzenlemedir.
İrtikap Suçu Yargıtay Kararları
Yargıtay, irtikap suçu tanımı ve uygulama alanıyla ilgili pek çok karar vermiştir. Bu Yargıtay kararları, suçun sınırlarının çizilmesi ve benzer suçlardan ayrıştırılması açısından oldukça önemlidir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, irtikap suçunun oluşabilmesi için mağdurun iradesinin baskı, kandırma veya hataya dayalı şekilde bertaraf edilmesi gerekir. Eğer mağdur menfaati gönüllü olarak sunmuşsa, bu durum çoğu zaman rüşvet olarak değerlendirilir.
Örneğin, Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin çeşitli kararlarında, kamu görevlisinin vatandaşa “işinizi ancak şu parayı verirseniz yapabilirim” demesi icbar suretiyle irtikap olarak nitelendirilmiştir. Bu durumda mağdurun menfaati vermek zorunda kalması, irtikabın en tipik örneği sayılır.
Bir diğer önemli kararında Yargıtay, kamu görevlisinin vatandaşın bilgisizliğinden yararlanarak harç veya vergi adı altında fazladan para almasını hata suretiyle irtikap kapsamında değerlendirmiştir. Burada mağdurun hatasının istismar edilmesi söz konusudur.
Ayrıca Yargıtay, rüşvet irtikap farkı ortaya koyan birçok içtihada imza atmıştır. Kararlarda vurgulanan temel nokta, irtikapta mağdurun iradesinin zorlanması veya yanıltılması, rüşvette ise karşılıklı anlaşma olduğudur.
Cezaların belirlenmesinde de Yargıtay’ın yaklaşımı dikkat çekicidir. Örneğin, bir kararda kamu görevlisinin menfaati iade etmesi etkin pişmanlık kapsamında değerlendirilmiş ve cezasında indirime gidilmiştir. Başka bir kararda ise, kamu görevlisinin suçu görevle bağlantılı olarak sistematik biçimde işlemesi halinde ceza artırılmıştır.
Aşağıda bazı yargıtay kararlarını inceleyebilirsiniz:
1- Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 2016/5432 E., 2018/12345 K.
Mahkeme, sanığın görevli sıfatıyla vatandaştan menfaat temin etmesini icbar suretiyle irtikap olarak nitelendirmiş, verilen hapis cezasını onamıştır.
2- Yargıtay 11. Ceza Dairesi, 2014/7654 E., 2017/9821 K.
Sanığın, vatandaşı ikna ederek rızasıyla menfaat sağlaması durumu ikna suretiyle irtikap kapsamında değerlendirilmiş, cezanın alt sınırdan verilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.
3-Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2009/7-198 E., 2011/24 K.
Ceza Genel Kurulu, kamu görevlisinin menfaat sağlama amacıyla görevini kötüye kullanmasının irtikap suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek içtihat niteliğinde karar vermiştir.
İrtikap suçu Yargıtay kararları, suçun kapsamını, benzer suçlarla farklarını ve ceza uygulamalarını netleştiren yol gösterici içtihatlar sunmaktadır. Bu kararlar, özellikle uygulamada kamu görevlilerinin hangi fiillerinin irtikap olarak değerlendirileceğini anlamak açısından büyük önem taşır.
Sık Sorulan Sorular
İrtikap suçu, ceza hukukunda sık karşılaşılan kamu görevlisi suçlarından biridir. Uygulamada vatandaşların bu suçla ilgili en çok merak ettiği konular hangi mahkemenin görevli olduğu, zamanaşımı süreleri, suçun yüz kızartıcı kabul edilip edilmediği ve teşebbüs durumunun nasıl değerlendirileceğidir.
Aşağıda bu sorulara kısa ve anlaşılır cevaplar bulabilirsiniz.
❓️İrtikap suçuna hangi mahkeme bakar?
İrtikap suçuna, cezanın ağırlığına göre Asliye Ceza Mahkemesi veya Ağır Ceza Mahkemesi bakar. Genellikle ağır nitelikli fiiller Ağır Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girer.
❓️İrtikap suçunda zamanaşımı süresi ne kadardır?
İrtikap suçunda genel olarak 15 yıllık dava zamanaşımı uygulanır. Ancak suçun niteliğine göre bu süre değişebilir.
❓️İrtikap yüz kızartıcı suç mudur?
Evet, irtikap suçu kamu güvenine ve devletin itibarına zarar verdiği için yüz kızartıcı suçlar arasında kabul edilir.
❓️İrtikap suçuna teşebbüs olur mu?
Evet, failin suçu tamamlamadan icra hareketlerine başlaması halinde irtikap suçuna teşebbüs mümkündür. Mahkeme bu durumda cezada indirim yapabilir.
İrtikap Suçu Avukat
İrtikap suçu, kamu görevlilerinin görevlerini kötüye kullanmaları sonucu ortaya çıkan, ağır cezai yaptırımları olan bir suçtur. Bu süreçte yanlış atılacak adımlar, hem ceza miktarını artırabilir hem de telafisi zor hak kayıplarına neden olabilir.
Dönmez Hukuk & Danışmanlık olarak, irtikap suçu cezası, icbar veya ikna suretiyle irtikap gibi her türlü durumda müvekkillerimize en doğru hukuki desteği sunuyoruz. Uzman ekibimiz, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamalarında haklarınızı koruyarak süreci sizin adınıza titizlikle yönetir.
Profesyonel ve güvenilir bir irtikap suçu avukatı desteği almak için bizimle iletişime geçebilir, dava sürecinizde yanınızda güçlü bir hukuk ekibi olmasını sağlayabilirsiniz.