Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu, Türk Ceza Kanunu’nda en ağır yaptırımlarla karşılık bulan fiillerden biridir. Bu suç, bir kişinin başka birinin hayatına kasten son verme niyetiyle hareket etmesi ancak bu amacına ulaşamaması halinde oluşur. Suçun ağırlığı, kullanılan araç, fiilin planlı olup olmaması, mağdurun yaralanma düzeyi ve failin kast derecesi gibi unsurlara göre değişir.
TCK 81. madde kapsamında değerlendirilen bu suç, yalnızca fiziksel bir saldırı değil, aynı zamanda insan yaşamına yönelik en ciddi ihlallerden biri olarak kabul edilir.
Bu başlıkta, adam öldürmeye teşebbüs kavramını, TCK 81 çerçevesinde yasal boyutlarıyla ele alacak, ceza miktarlarını, unsurlarını, teşebbüs şartlarını ve Yargıtay kararlarıyla oluşmuş içtihatları inceleyeceğiz.
Ayrıca, silahla veya bıçakla işlenen teşebbüs suçlarında cezai sonuçları ve meşru müdafaa, haksız tahrik gibi indirim sebeplerini de değerlendireceğiz.
Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs Nedir?
Kasten adam öldürmeye teşebbüs, failin bir kişiyi bilerek ve isteyerek öldürme niyetiyle harekete geçmesi fakat eylemin ölümle sonuçlanmaması durumudur. Burada failin kastı, mağdurun yaşamına son vermektir. Ancak bu kastın sonucu gerçekleşmez. Yani ölüm meydana gelmez, fakat ölüm tehlikesi doğuran ciddi bir saldırı gerçekleşmiştir.
Örneğin bir kimsenin diğerine silahla ateş etmesi, bıçakla kalbe doğru saldırması veya ölümle sonuçlanabilecek şekilde darp etmesi, fakat mağdurun hayatta kalması, “kasten adam öldürmeye teşebbüs” olarak değerlendirilir.
Bu suçun teşebbüs aşamasında kalması, failin daha az cezayla karşılaşacağı anlamına gelmez, çünkü burada öldürme iradesi açıktır. Dolayısıyla teşebbüs, tamamlanmış suç kadar ağır bir eylem olarak görülür. Türk Ceza Kanunu’na göre, teşebbüsün cezalandırılmasındaki temel amaç, failin niyetinin cezalandırılmasıdır. Bu nedenle mahkeme, failin amacı, fiilin yoğunluğu, mağdurun uğradığı zarar ve kullanılan araç gibi faktörleri dikkate alarak hüküm kurar.
Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs TCK 81 Mevzuat
Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesi, “kasten öldürme” suçunu düzenler.
Maddeye göre: “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.” Ancak eylem ölümle sonuçlanmamışsa, suç “teşebbüs” aşamasında kalır ve TCK’nın 35. maddesi devreye girer.
Bu durumda, failin eylemi tamamlanmış bir cinayet değildir. Ancak öldürme kastı bulunduğu için ağır ceza gerektiren bir fiil sayılır. Yargıtay içtihatlarında da vurgulandığı üzere, mağdurun yaşaması failin iradesinden bağımsız gerçekleşmişse, örneğin tıbbi müdahale sonucu kurtulmuşsa, suç yine de kasten adam öldürmeye teşebbüs olarak değerlendirilir.
Dolayısıyla TCK 81 ve TCK 35 birlikte yorumlanır. Bu maddeler, suçun hem temel cezasını hem de teşebbüs halinde uygulanacak indirimi belirler. Ayrıca silahla, planlı şekilde veya canavarca hisle işlenmesi halinde nitelikli hal hükümleri (TCK 82) devreye girer ve ceza ağırlaştırılır.
TCK 81, öldürme kastını cezalandırır. TCK 35, eylemin gerçekleşme düzeyini değerlendirir. Mahkeme ise failin kastını, fiilin yoğunluğunu ve mağdurun durumu esas alarak hüküm verir.
Adam Öldürmeye Teşebbüs Cezası Kaç Yıl?
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunun cezası, Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesi gereği, tamamlanmış suçun cezasından belirli oranlarda indirim yapılarak belirlenir. Ancak burada önemli olan, indirim oranının sabit olmamasıdır; her olayın somut koşullarına göre değişir.
Failin öldürme kastı açıkça belirlenmişse ve fiil ölümle sonuçlanmamışsa, mahkeme failin “öldürme iradesini” esas alır. Mağdur ağır yaralanmışsa veya eylem ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikeliyse, indirim oranı düşük olur ve ceza genellikle uzun süreli hapis olarak belirlenir.
Yargıtay kararlarında sıkça vurgulandığı gibi, mağdurun ölmemesi failin kastını ortadan kaldırmaz. Bu durum yalnızca suçu “tamamlanmamış” hale getirir. Ceza, failin fiiline, kullandığı silaha, planlı olup olmamasına, mağdurun hayati tehlike geçirmesine ve olayın tüm koşullarına göre değişir.
Dolayısıyla, adam öldürmeye teşebbüs cezası sabit bir yıl aralığıyla tanımlanamaz. Her olay, failin kast derecesi ve eylemin sonuçlarına göre ayrı değerlendirilir. Ancak genel çerçevede, mahkemeler bu suçu en ağır teşebbüs suçlarından biri olarak kabul eder ve cezayı buna uygun biçimde belirler.
Kasten İnsan Öldürmeye Teşebbüs Suçunun Unsurları
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu, hem failin zihnindeki öldürme iradesine hem de bu iradenin dış dünyadaki yansımasına dayanır. Başka bir deyişle, bu suç yalnızca niyetle değil, aynı zamanda bu niyetin fiili bir saldırıya dönüşmesiyle ortaya çıkar.
Türk Ceza Kanunu’nda teşebbüs, failin suçun icrasına başlaması ancak sonucu gerçekleştirememesi şeklinde tanımlanır. Dolayısıyla bu suçta hem maddi hem de manevi unsurlar birlikte değerlendirilir.
Bir kimsenin başka bir insanı öldürme amacıyla hareket etmesi, eline silah alması, bıçak kullanması ya da ölümle sonuçlanabilecek bir fiili icra etmesi, suçu oluşturur. Ancak mağdurun ölmemesi, suçu ortadan kaldırmaz; sadece fiilin teşebbüs aşamasında kaldığı anlamına gelir.
Bu nedenle adam öldürmeye teşebbüs unsurları, failin eyleminin yoğunluğu, kullandığı araç, hedef aldığı bölge, mağdurun yaşama şansı, olayın gelişimi ve failin iradesinin devam edip etmediği gibi kriterlerle analiz edilir. Bu unsurlar, suçun “tamamlanmış” olup olmadığını ya da “teşebbüs” düzeyinde kalıp kalmadığını belirler.
Suçun Maddi Unsurları
Suçun maddi unsurları, failin dış dünyada gerçekleştirdiği eylemlerle ilgilidir. Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunda bu unsurlar genellikle üç temel unsurdan oluşur:
- Fiil (Hareket): Failin öldürme kastıyla yaptığı eylemdir. Bu eylem silahla ateş etmek, bıçakla saldırmak, zehir vermek, aracını birine çarpmak veya ölüm riski taşıyan herhangi bir hareket olabilir.
- Fail: Suçu işleyen kişidir. Failin cezai ehliyeti bulunmalıdır; yani fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını kavrayabilecek durumda olmalıdır.
- Mağdur: Hayatta olan, failin saldırısına maruz kalan kişidir. Mağdurun ölmemesi, teşebbüs suçunu doğurur.
Maddi unsurların varlığı için, failin fiilinin ölüm sonucunu doğurmaya elverişli olması gerekir. Eğer yapılan eylem ölümle sonuçlanmaya elverişli değilse,örneğin mağdura hafif bir tokat atılması gibi, o zaman “öldürmeye teşebbüs” değil, “yaralama” suçu gündeme gelir.
Yargıtay kararlarında da bu husus açıkça belirtilir: “Failin fiili, mağdurun hayatını sona erdirebilecek nitelikte değilse, kasten öldürmeye teşebbüs suçu oluşmaz.” Bu nedenle mahkemeler, failin eyleminin niteliğini, mağdurun vücudundaki darbe izlerini ve tıbbi raporları detaylı biçimde inceler.
Suçun Manevi Unsurları
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunun manevi unsuru kasttır. Yani failin mağdurun ölümünü istemesi, bilerek ve isteyerek öldürme niyetiyle hareket etmesidir. Burada failin kastının yoğunluğu son derece önemlidir. Çünkü teşebbüs suçunda cezayı belirleyen en kritik faktörlerden biri budur.
Basit bir yaralama kastıyla yapılan eylemler bu kapsamda değerlendirilmez. Örneğin, failin korkutmak ya da yaralamak amacıyla yaptığı saldırı, mağdur ölüm tehlikesi geçirse bile öldürmeye teşebbüs sayılmaz. Ancak fail, mağdurun ölümünü göze alarak hareket etmişse, yani ölmesini umursamadan veya ölmesini amaçlayarak fiili işlemişse, kastın varlığı kabul edilir.
Manevi unsurun tespitinde mahkemeler, failin sözleri, davranışları, olay öncesi tehditleri, kullanılan aracın öldürücülüğü ve saldırının yöneldiği bölge gibi göstergelere bakar. Özellikle kalp, baş veya boyun gibi hayati bölgelere yönelik saldırılar, öldürme kastının varlığına güçlü delil sayılır.
Bu suçta manevi unsur, failin zihnindeki öldürme iradesinin açıklığıdır. Failin kastı ne kadar belirginsa, cezai sorumluluğu da o ölçüde ağır olur. Manevi unsurun tespiti, mahkemenin içtihadında ve olayın somut delillerinde gizlidir.

Teşebbüsün Şartları – TCK 35/1
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunun hukuki dayanağı, Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu madde, suçun teşebbüs aşamasında kalması halinde failin nasıl cezalandırılacağını ve hangi şartlarda “teşebbüs” hükümlerinin uygulanacağını açıkça belirtir. TCK 35/1’in özünde, bir suçun tamamlanmadan önce failin kendi iradesi dışında engellenmesi durumu yatar.
Yani fail, bir suçu işleme kararı almış, bu kararı fiilen uygulamaya başlamış, ancak suçun sonucu, yani ölüm gerçekleşmemiştir. Bu durumda eylem “teşebbüs” olarak değerlendirilir. Ancak her yaralama veya saldırı, otomatik olarak teşebbüs sayılmaz, belirli koşulların bir araya gelmesi gerekir.
TCK 35/1 – Madde Metni:
“Fail, işlemeyi kastettiği suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamazsa, teşebbüsten dolayı sorumlu olur.”
Bu maddenin unsurlarını madde madde açarsak:
- Kastın Varlığı: Failin suçun sonucunu bilerek ve isteyerek hedeflemesi gerekir. Yani fail, mağdurun ölümünü amaçlamalıdır. Eğer failin amacı yalnızca yaralamak ya da korkutmaksa, teşebbüsten değil, yaralama suçundan bahsedilir.
- Elverişli Fiil: Yapılan hareket, suçun konusunu gerçekleştirmeye elverişli olmalıdır. Örneğin, birine kaşıkla vurmak ölümle sonuçlanabilecek bir hareket değildir; ancak silahla ateş etmek, bıçakla kalbe yönelmek elverişli hareketlerdir.
- Doğrudan Doğruya İcra: Failin hazırlık aşamasını geçip suçu gerçekleştirmeye başlamış olması gerekir. Hazırlık eylemleri, örneğin silah satın almak, plan yapmak teşebbüs sayılmaz. Ancak tetiğe basmak, bıçağı savurmak gibi fiiller doğrudan icra hareketleridir.
- Elinde Olmayan Nedenlerle Tamamlanamama: Fail, iradesi dışında bir sebeple suçu tamamlayamamış olmalıdır. Örneğin kurşun isabet etmez, mağdur kaçar ya da üçüncü bir kişi araya girer. Failin kendi isteğiyle eylemden vazgeçmesi halinde ise “gönüllü vazgeçme” hükümleri uygulanır ve ceza indirimi gündeme gelir.
- Sonuç Gerçekleşmemiş Olmalıdır: Mağdur ölmemiş ya da hedeflenen suçun sonucu oluşmamıştır. Eğer mağdur ölürse suç tamamlanmış sayılır ve teşebbüs hükümleri uygulanmaz.
TCK 35/1’in amacı, suçu tamamlamasa bile toplum düzenine tehdit oluşturan eylemleri cezalandırmaktır. Çünkü bu tür teşebbüsler, bireyin yaşam hakkına yönelik ciddi bir tehlike yaratır.
Yargıtay uygulamalarında da sıkça görüldüğü gibi, failin eyleminin “öldürmeye elverişli” olup olmadığı, eylemin “tamamlanmamasının” nedenleri ve failin iradesinin “devam edip etmediği” unsurları titizlikle incelenir. Bu değerlendirmeler, cezanın alt ve üst sınırlarını doğrudan etkiler.
Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçunda Haksız Tahrik ve Meşru Müdafaa
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunda, her olay kendi dinamiği içinde değerlendirilir. Failin eylemine neden olan duygusal, psikolojik veya fiziksel etkenler cezada önemli rol oynar. Bu bağlamda “haksız tahrik” ve “meşru müdafaa” kavramları, hem ceza indirimi hem de bazı durumlarda cezasızlık sonucuna yol açabilir.
Haksız Tahrik
Haksız tahrik, failin mağdurun haksız bir fiili nedeniyle öfkeye veya şiddetli eleme kapılarak suçu işlemesidir. Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesi bu durumu düzenler. Haksız tahrik, failin ruhsal dengesinin bozulmasına yol açan bir etki yaratır. Bu etki failin ceza sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmaz, ancak azaltır.
Adam öldürmeye teşebbüs suçunda haksız tahrik indirimi uygulanabilmesi için şu koşulların gerçekleşmesi gerekir:
- Mağdurun fail üzerinde haksız bir fiil işlemiş olması (örneğin hakaret, saldırı, tehdit gibi).
- Bu fiilin fail üzerinde ciddi bir duygusal sarsıntı yaratması.
- Failin suçu bu psikolojik etkinin hemen ardından işlemesi.
Yargıtay kararlarında, failin duygusal kontrolünü kaybettiği durumlarda cezaların genellikle 1/4 ila 3/4 oranında indirildiği görülür. Ancak bu indirimin uygulanabilmesi için failin eyleminin soğukkanlı bir plan dahilinde olmaması gerekir. Eğer eylem planlıysa, örneğin fail olaydan saatler sonra geri dönüp mağdura saldırmışsa haksız tahrik hükümleri geçerli olmaz.
Bu durumda mahkeme, olayın gelişim sürecine, tarafların geçmiş ilişkisine, failin ruh haline ve saldırının niteliğine göre değerlendirme yapar. Haksız tahrik indirimi, özellikle ani öfke patlamasıyla işlenen suçlarda gündeme gelir ve cezanın önemli ölçüde azalmasına yol açar.
Meşru Müdafaa
Meşru müdafaa, failin kendisini veya bir başkasını haksız bir saldırıdan korumak amacıyla zorunlu bir karşılık vermesi halidir. Bu durum Türk Ceza Kanunu’nun 25. maddesinde düzenlenmiştir. Eğer failin eylemi meşru müdafaa sınırları içinde kalmışsa, suç tamamen ortadan kalkar, yani ceza verilmez.
Meşru müdafaanın oluşması için şu şartlar aranır:
- Haksız bir saldırı olmalıdır: Mağdur veya üçüncü bir kişi failin üzerine ölüm veya ciddi yaralanma tehlikesi doğuracak şekilde gelmiş olmalıdır.
- Saldırı devam ediyor olmalıdır: Geçmişte olmuş bir saldırı değil, halen süren veya gerçekleşmek üzere olan bir saldırı bulunmalıdır.
- Savunma zorunlu olmalıdır: Failin başka bir çıkış yolu olmamalı, saldırıyı engellemek için savunma kaçınılmaz olmalıdır.
- Savunma orantılı olmalıdır: Failin kullandığı güç, saldırıyı bertaraf etmeye yetecek ölçüde olmalıdır. Aksi halde “meşru müdafaada sınırın aşılması” söz konusu olur.
Örneğin, bir kişi kendisine bıçakla saldıran birine ateş ederse, bu eylem meşru müdafaa kapsamında değerlendirilebilir. Ancak saldırı sona erdikten sonra fail saldırgana dönüp tekrar ateş ederse, artık meşru müdafaa değil adam öldürmeye teşebbüs söz konusudur.
Yargıtay, meşru müdafaa sınırlarının her olayda somut olarak belirlenmesi gerektiğini vurgular. Failin korku, panik, öfke gibi duygusal faktörlerle hareket ettiği durumlarda ise “sınırın aşılması” hükümleri devreye girer. Bu durumda fail cezasız kalmaz ama daha düşük bir cezayla yargılanır.
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunda TCK 35/1, failin eyleminin hukuki çerçevesini belirlerken, haksız tahrik ve meşru müdafaa hükümleri, failin cezasının adaletli biçimde değerlendirilmesini sağlar. Ceza hukukunun temel amacı yalnızca cezalandırmak değil, her somut olayda failin niyetini, ruh halini ve toplumsal bağlamı dikkate almaktır.
Bu nedenle bu tür davalarda, deneyimli bir ağır ceza avukatının hukuki desteği, cezanın alt sınırdan verilmesi veya tamamen ortadan kalkması açısından kritik bir rol oynar.

Silahla Kasten Adam Öldürmeye Teşebbüs – Yargıtay Kararları
Silahla kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu, Türk Ceza Kanunu’nun en ağır ve en tartışmalı suç tiplerinden biridir. Çünkü eylemin sonucu kadar niyeti, kullanılan aracın niteliği, saldırının yönü ve failin iradesi gibi unsurlar cezanın belirlenmesinde büyük rol oynar. Özellikle silah unsurunun varlığı, suçun “nitelikli hal” kapsamında değerlendirilmesine neden olur ve cezanın alt sınırı ciddi biçimde yükselir.
Yargıtay, bu suç tipiyle ilgili kararlarında sürekli olarak “öldürme kastının varlığı” ve “eylemin öldürmeye elverişli olup olmadığı” kriterlerine vurgu yapar. Çünkü her silahlı saldırı, otomatik olarak adam öldürmeye teşebbüs anlamına gelmez. Bazen eylem, yaralama suçu kapsamında da kalabilir. Bu ayrım, çoğu zaman Yargıtay incelemelerinde davaların seyrini değiştirir.
Yargıtay’ın genel ilkeleri şu yöndedir:
- Eylemin Niteliği: Failin ateş ettiği yön, mesafe, merminin isabet ettiği bölge, silahın öldürmeye elverişli olup olmadığı değerlendirilir.
- Kast Unsuru: Failin amacının mağduru öldürmek mi yoksa korkutmak mı olduğu, olayın öncesi, sonrası ve taraflar arasındaki ilişki üzerinden analiz edilir.
- Sonucun Gerçekleşmemesi: Ölüm meydana gelmemişse, ancak eylem ölüm tehlikesi yaratmışsa, teşebbüs hükümleri uygulanır.
- Elinde Olmayan Nedenler: Failin iradesi dışında, örneğin hedefi ıskaladığı için mağdurun hayatta kalması durumunda teşebbüs hükümleri geçerlidir.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2019/547 E., 2020/1883 K. sayılı kararında şu ifadeler dikkat çeker:
“Failin mağdura ateş ettiği mesafe, hedef aldığı bölge ve kullanılan silahın öldürmeye elverişli oluşu göz önüne alındığında, eylemin öldürme kastı ile gerçekleştirildiği sabittir. Mağdurun hayatta kalması, failin elinde olmayan nedenlerle gerçekleştiğinden eylem teşebbüs aşamasında kalmıştır.”
Bu karar, özellikle tek kurşunla yapılan saldırılarda bile öldürme kastının kabul edilebileceğini göstermesi bakımından önemlidir. Failin niyetinin “öldürmek” olduğu kanaati oluştuğunda, mağdurun ölmemesi sonucu değiştirmemektedir.
Bir diğer önemli karar:
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 2021/3412 E., 2022/1279 K. dosyasında, failin ateş ettiği yönün belirleyici olduğu vurgulanmıştır:
“Mağdurun ayağına ateş edildiği ve failin beyanında ‘öldürmek istemedim’ şeklinde ifadeleri dikkate alındığında, eylemin yaralamaya yönelik olduğu kanaatine varılmıştır.”
Bu tür örnekler, Yargıtay’ın her dosyayı kendi içinde değerlendirdiğini ve adam öldürmeye teşebbüs tespitinin otomatik olmadığını gösterir.
Silahla işlenen suçlarda ceza artırımı:
Türk Ceza Kanunu’nun 81. ve 82. maddeleri uyarınca, silah kullanılarak işlenen kasten öldürmeye teşebbüs suçu, “nitelikli hal” kapsamında değerlendirilir. Bu durumda ceza oranı yarı oranında artırılır. Ayrıca suçun işlendiği yerin kamuya açık alan olması, planlı şekilde yapılması veya birden fazla kişiye yönelmesi hâlinde ceza daha da ağırlaşır.
Yargıtay’ın yaklaşımı, toplum güvenliğini doğrudan tehdit eden bu tür eylemlerde caydırıcılığın ön planda tutulması yönündedir. Özellikle ateşli silah kullanımının yaygınlaşması, mahkemelerin bu suçlara karşı daha sert tutum almasına yol açmıştır.
Silahla ya da bıçakla kasten adam öldürmeye teşebbüs davalarında en önemli belirleyici unsur, failin öldürme kastının somut delillerle ispatlanmasıdır. Aksi halde mahkemeler eylemi “yaralama” kapsamında değerlendirerek daha düşük bir ceza verebilir. Bu nedenle her olay, teknik bilirkişi raporları, kamera kayıtları ve tanık beyanlarıyla desteklenerek dikkatle incelenmelidir.
Kasten Öldürme Suçunda Yetkili Mahkeme
Kasten adam öldürme ve öldürmeye teşebbüs suçları, Türk Ceza Kanunu’nun en ağır suçları arasında yer aldığı için bu suçlara ilişkin yargılama yetkisi Ağır Ceza Mahkemelerine verilmiştir. Ancak her ağır ceza mahkemesi değil, belirli nitelikteki mahkemeler bu tür dosyalara bakma yetkisine sahiptir.
Yetkili mahkeme, suçun işlendiği yer mahkemesidir. Yani olay Bursa’da gerçekleşmişse, davaya Bursa Ağır Ceza Mahkemesi bakar. Ancak mağdur veya sanığın başka bir ilde olması, dosyanın nakledilmesini engellemez. Bu durumda yetkili mahkeme Yargıtay tarafından belirlenebilir.
Kasten öldürmeye teşebbüs suçlarında görevli mahkeme:
- Ağır Ceza Mahkemesidir.
- Ceza, 9 yıldan az olmayacağı için, Asliye Ceza Mahkemesi’nin görev alanına girmez.
- Mahkeme, olayın niteliğine göre “özel yetkili ağır ceza mahkemesi” statüsüne de sahip olabilir (örneğin terör bağlantılı vakalarda).
Yargılama sürecinin temel adımları:
- Soruşturma aşaması: Cumhuriyet savcısı tarafından yürütülür. Deliller toplanır, bilirkişi raporları alınır, olay yeri incelemeleri yapılır.
- Kovuşturma aşaması: İddianame kabul edilirse, dava ağır ceza mahkemesinde görülmeye başlanır.
- Delil değerlendirmesi: Mahkeme, failin öldürme kastını, eylemin elverişliliğini, mağdurun yaralanma derecesini, olay yerindeki bulguları ve tanık ifadelerini inceler.
- Hüküm aşaması: Eğer suçun sabit olduğu kanaatine varılırsa, TCK 81-35 hükümleri çerçevesinde teşebbüsten ceza verilir.
Yargıtay içtihatlarına göre, bu tür davalarda kasten öldürme suçunun teşebbüsle mi yoksa tamamlanmış haliyle mi gerçekleştiği tespiti, yargılamanın merkezinde yer alır. Çünkü bu ayrım, failin ağırlaştırılmış müebbet hapis ya da 12 ila 20 yıl arası hapis cezası alması anlamına gelir.
Yetkili mahkeme seçiminde dikkat edilen kriterler:
- Olayın işlendiği yer (suçun işlendiği il veya ilçe).
- Failin yakalandığı yer.
- Mağdurun veya sanığın ikametgahı (istisnai olarak).
- Kamu güvenliği veya tarafsızlık endişesi hâlinde Yargıtay kararıyla dosyanın başka bir mahkemeye nakli.
Uygulamada görülen örnekler:
Bazı durumlarda, failin birden fazla ilde benzer suçlar işlemiş olması halinde davalar birleştirilir ve en ağır suçun işlendiği yer mahkemesi yetkili kabul edilir.
Yine, suçun örgütlü şekilde işlendiği vakalarda, Ankara veya İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi gibi özel yetkili mahkemeler devreye girer.
Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçunda doğru mahkemede yargılama yapılması, adil bir kararın temelidir. Çünkü mahkemenin hem delil değerlendirmesi hem de failin kastını yorumlama biçimi cezayı doğrudan etkiler.
Bu tür davalarda tecrübeli bir ağır ceza avukatının davayı takip etmesi, hem hukuki stratejinin doğru kurulmasını hem de failin lehine olabilecek tüm unsurların mahkemeye etkili şekilde sunulmasını sağlar.

Sık Sorulan Sorular
Bıçakla kasten adam öldürmeye teşebbüs cezası kaç yıl?
Bıçak kullanılarak işlenen kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu genellikle 9 yıldan başlayarak 15 yıla kadar hapisle cezalandırılabilir. Olayın koşullarına göre bu ceza artabilir.
Silahla kasten adam öldürmeye teşebbüs cezası kaç yıl?
Silah kullanımı cezayı ağırlaştırıcı bir unsurdur. Ceza çoğu durumda 13 yıldan başlayıp 20 yıla kadar çıkabilir.
Kasten adam öldürmeye teşebbüs af var mı?
Bu suç kapsamına giren genel bir af bulunmamaktadır. Ancak yasal düzenlemelere göre belirli infaz indirimi veya iyi hal uygulamaları geçerli olabilir.
Kasten adam öldürme cezası paraya çevrilir mi?
Hayır. Kasten adam öldürmeye teşebbüs suçu için verilen hapis cezaları paraya çevrilemez. Yalnızca istisnai hallerde hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya denetimli serbestlik değerlendirilebilir.
İstemeyerek adam öldürmenin cezası nedir?
İstemeyerek adam öldürme “taksirle öldürme” kapsamında değerlendirilir ve genellikle 2 ila 6 yıl arası hapis cezası uygulanır. Bu süre kusur oranına ve olayın özelliklerine göre değişebilir.
Dönmez Hukuk Ağır Ceza Avukatı
Kasten adam öldürmeye teşebbüs gibi ciddi suçlamalar, yalnızca deneyimli bir ağır ceza avukatının müdahalesiyle doğru şekilde yönetilebilir. Dönmez Hukuk Bürosu, ceza yargılamalarının her aşamasında müvekkillerine stratejik savunma, kanıt değerlendirmesi ve yargı süreci takibi konularında profesyonel destek sağlar.
Ceza davası sürecinizde hak kaybı yaşamamak, doğru savunma stratejisini kurmak ve adil bir yargılama sürecinden geçmek için Dönmez Hukuk’un uzman ağır ceza avukatlarıyla iletişime geçin.

